Hamas, Tahran’da öldürülen siyasi lideri İsmail Haniye’nin yerine Yahya Sinvar’ı seçti.
İsrail, bugüne kadar örgütün Gazze sorumlusu olan Sinvar’ı 7 Ekim saldırısının mimarlarından biri olmakla suçluyor.
62 yaşındaki Sinvar, yaygın olarak Ebu İbrahim adıyla tanınıyor.
Sinvar, 1962’de Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğdu.
Anne ve babası Aşkelonluydu, ancak Filistinlilerin “Nakba” (Felaket) olarak adlandırdığı olaydan sonra mülteci oldular.
Filistinliler, İsrail’in 1948’de kuruluşunun ardından çıkan savaşta kitlesel olarak göçmüş ya da yerlerinden edilmişti.
Sinvar, Han Yunus Erkek Ortaokulu’nda eğitim gördü. Gazze İslam Üniversitesi’nden Arap dili alanında lisans derecesi ile mezun oldu.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nden Ehud Yaari, Sinvar ile hapishanede dört kez röportaj yapan bir uzman.
Yaari, o dönemde Han Yunus’un Müslüman Kardeşler’in “kalesi” olduğunu söylüyor. Kampın daha sonra Hamas için de benzer bir önem kazandığını ekliyor.
Sinvar İsrail’de ilk kez 1982’de, 19 yaşındayken “İslami faaliyetler” nedeniyle gözaltına alındı.
1985’te yine gözaltına alınan Sinvar o dönemde, Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in güvenini kazandı.
Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Kobi Michael, ikilinin “çok ama çok yakın” olduklarını söylüyor.
Michael’a göre bu yakın ilişki Sinvar’a hareket içinde avantaj sağladı.
Sinvar, Hamas’ın iç güvenlik örgütü El-Mecid’i kurduğunda sadece 25 yaşındaydı.
El-Mecid, sözde ahlâka aykırı suç işleyenleri ve İsrail ile işbirliği yaptığından şüphelenilen kişileri yakalayıp öldürdüğü iddialarıyla kötü bir üne kavuştu.
Ehud Yaari, Sinvar’ın, İsrail ile işbirliği yaptığından şüphelenilen çok sayıda kişinin “vahşice öldürülmesinden” sorumlu olduğunu iddia ediyor. “Bu kişilerden bazılarını doğrudan Sinvar öldürdü. Sinvar bundan gurur duyuyordu. Bana ve başkalarına bundan bahsediyordu,” diyor.
Ancak Kahire Üniversitesi Ekonomi ve Siyaset Bilimi Fakültesi’nden Mustafa Kemal El Eyyid, Hamas liderlerinin vahşetine ilişkin bazı iddiaların abartılı olduğu uyarısında bulunuyor.
El Eyyid, İsrail’in örgütle ilgili iddialarına şüpheyle yaklaşılması gerektiğini söylüyor.
Sinvar 1988’de tutuklandı, İsrail tarafından 12 Filistinliyi öldürmekten suçlu bulundu ve dört kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Cezaevi yılları
Sinvar, 1988’den 2011’e kadar yaklaşık 23 yılı İsrail hapishanelerinde geçirdi.
Sinvar hapiste İsrail gazetelerini okuyarak İbranicesini geliştirdi, bu dili akıcı şekilde konuşmaya başladı.
Yaari de kendisinin Arapçayı akıcı şekilde konuşabilmesine karşın, Sinvar’ın onunla hep İbranice konuşmayı tercih ettiğini söylüyor.
Cezaevinde, bir kısmını hücre cezası olarak geçirdiği bu dönemin Sinvar’ı daha da radikalleştirdiği ifade ediliyor.
Kendisini mahkumlar arasında lider olarak konumlandıran Sinvar’ın, onlar adına cezaevi yetkilileriyle müzakerelerde bulunduğu ve mahkumlar arasında disiplini sağladığı söyleniyor.
Kobi Michael, Sinvar’ın Gazze’ye döndüğünde hemen lider olarak kabul edildiğini, “aynı zamanda çok acımasız, agresif ve karizmatik” olduğunu söylüyor.
Bu büyük oranda, hayatının uzun yıllarını İsrail hapishanelerinde geçirmesi ve Hamas’ın kurucu üyesi olmasının taraftarlarının gözünde getirdiği “prestijden” kaynaklanıyordu.
Sinvar, 2013 yılında Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki Siyasi Bürosu’na seçildi. 2017’de büronun başına geçti.
Sinvar’a acımasızlığı ve şiddet konusundaki şöhreti nedeniyle “Han Yunus Kasabı” lakabı takıldı.
Sinvar’ın, “zimmetine para geçirmekle” ve “eşcinsellikle” suçlanan Hamas komutanı Mahmud Ishtivi’nin 2015 yılında gözaltına alınmasından, işkence görmesinden ve öldürülmesinden sorumlu olduğu iddia ediliyor.
Sinvar, 2018 yılında uluslararası medyaya verdiği bir brifingde, ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımasına yönelik protestoların bir parçası olarak binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi’ni İsrail’den ayıran sınır çitini aşmasına destek sinyali vermişti.
Öte yandan Sinvar’ın İsrail’le geçici ateşkesleri, rehine ve mahkum takasını, Filistin Yönetimi ile uzlaşmayı desteklediği pragmatik dönemleri de oldu.
Michael, Sinvar’ın bazı muhalifler tarafından aşırı ılımlı olduğu gerekçesiyle eleştirildiğini söylüyor.