YÜZÜNDEKİ GÜLÜMSEME BİLE SİLİNMEDİ
Aslına bakılırsa bir süre önce bazı önemli sayılacak protestolarla da karşılaştı çift. Son İrlanda ziyaretlerinde Kate’i protesto eden bir kadın bir yandan onu elini sıkarken diğer yandan da “Evinizde otursanız daha iyiydi” dedi. Ama Kate bu durumla, yüzündeki gülümsemeyi silmeden büyük bir profesyonellikle başa çıkmayı bildi.
BİR DEĞİL İKİ SOĞUK DUŞ
Geçtiğimiz yaz çıktıkları Karayipler turunun bazı bölümlerinde de protestolardan nasibini aldı çift. Hatta turun ilk durağı olan Belize’de ziyaret edecekleri bir kakao çiftliği, köylülerin günler önce başlayan protestoları nedeniyle programdan çıkarılıp yerine bir yenisi konuldu. En çok protestoyla ise Jamaika’da karşılaştılar. Protestocuların “Ellerinizde atalarımızın kanı var” söylemleri unutulacak gibi değildi. Hatta bazı kraliyet yorumcuları, bunların olacağını bilerek Kate ile William’ın bu tura çıkmasını eleştirdi. Şu ana kadar yeni konumları yani Galler Prensi ve Prensesi unvanıyla işlerini çok da kötü götürmeyen çift, 2014’ten sonra ilk kez çıktıkları ABD ziyaretinde ise bir değil iki kez soğuk duşla karşılaştı.
BUZ GİBİ: MÜKEMMEL FIRTINANIN TAM ORTASINA UÇTULAR
Bunların ilki daha onlar Londra’dan Boston’a uçarken Buckingham Sarayı’nda yaşandı. Sarayın kıdemli çalışanlarından, Kraliçe’nin nedimeledirden biri ve William’ın vaftiz annesi Lady Susan Hussey, Buckingham Sarayı’ndaki bir davette, bir yardım kuruluşunun Afrika kökenli yöneticisine ırkçılık yapmakla suçlandı. Ngozi Fulani adlı yöneticiye ısrarla “Afrika’nın neresindensin?” diye soran Lady Hussey, bu konuda bilgi almak için ısrarcı oldu. Sonuçta da Buckingham’daki görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Fakat elbette o saatlerde uçakta olan William ile Kate’in bu olaydan haberi oldu. Yani Boston’a indiklerinde, gülümsemeleriyle saklamaya çalıştıkları bir gerilim içindeydi çift. Kraliyet yorumcuları da bu durumu “Kate ile William, mükemmel fırtınanın tam ortasına uçtular”diyerek değerlendirdi.
PROTESTO ETMEK İÇİN TOPLANANLAR OLDU
Daha onları taşıyan uçak Boston’da havalimanına inmeden önce bir grup da çifti protesto etmek için toplanmıştı. Fakat, Kate ile William gelmeden polis göstericileri dağıttı. Çevre konusunda duyarlılık geliştirmeyi amaçlayan Earthshot Ödülleri töreni için Boston’a giden Kate ile William, ilk şoku böyle atlattı. Fakat olaylar bununla da bitmedi. Çift, Boston’da ilk ziyaretlerini yaptıktan sonra soluğu basketbol maçında aldı. Boston Celtics ile Miami Heat takımlarının karşılaşmasını izlemek için salona giren çift, orada da yuhalandı.
BAZI TARAFTARLAR YUHALADI: ‘DAHA FAZLA AMERİKA’
Maçın başlamasına 15 dakika kala salona giren Kate ile William, yerlerine oturdular. Onlara Boston Belediye Başkanı Michelle Wu ile Massachusetts Valisi Maura Healey de eşlik etti. İşte o sırada yani salona girdiklerinde de Boston Celtics seyircileri Kate ile William’ı yuhaladı. Bu olay da anlatılanlara göre şöyle gerçekleşti:Kate ile William’ın yüzleri salonda bulunan dev ekrana yansıtıldı. Bunun üzerine taraftarlar “Daha çok ABD” diye bağırdı ve çifti yuhaladı. O sırada çifti korumakla görevli olan polisler de dev ekrandaki görüntüyü kapatmak için kameranın önüne geçti.
‘TAM OLARAK NERELİSİN?’SORUSU SKANDALA DÖNÜŞTÜ
Çiftin gezisi öncesi meydana gelen en can sıkıcı gelişme Buckingham Sarayı’ndaki bir etkinlikte yaşandı. Kadına yönelik şiddet konusunda düzenlenen etkinlik Konsort Kraliçe Camlilla’nın ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıda uzun süre Kraliçe’nin nedimeliğini yapan Lady Susan Hussey ile cinsiyete dayalı şiddet konusundaki etkinlikleriyle tanınan Sistah Space adlı yardım kuruluşunun yöneticisi Ngozi Fulanı arasında ilginç bir konuşma geçti. İddialara göre Lady Hussey, Fulani’ye ısrarla Afrika’nın neresinden olduğunu sordu. Fulani de İngiltere’de dünyaya geldiğini söylemesine rağmen Lady Hussey sorusunu tekrar tekrar sordu. Bu 10 dakikalık konuşmasından sonra Fulani, kendini aşağılanmış hissettiğini ve karmaşık duygular içine girdiğini söyledi. Olay duyulduğunda ise büyük gürültü çıktı. Yıllardır Buckingham’da çalışan Lady Hussey, görevinden istifa etti. Prens William’ın sözcüsü de Prens’in bu olay yüzünden büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını belirtti.
İLK IRKÇILIK SUÇLAMASI DEĞİL: İngiliz kraliyet ailesi daha önce de ırkçılık suçlamasıyla karşı karşıya gelmişti. Üstelik bunu ileri sürenler Prens Harry ile eşi Meghan Markle idi. Oprah Winfrey’e verdikleri röportajda Markle, bebeği Archie’ye hamileliği sırasında çocuğun ten rengi konusunda ailede spekülasyonlar yapıldığını ileri sürmüştü. Hatta bir ara bu konuda meraklı olan kişinin Charles olduğu iddiası da yayıldı. O röportajın ardından Prens William, bir ziyarette kendisine yöneltilen soruya “Bizim ailemiz ırkçı değildir” diye yanıt vermişti. Buckingham Sarayı’ndaki resepsiyonda Lady Hussey’in Fulani’ye yönelttiği soru üzerine İngiliz kraliyet ailesinin ırkçılığı ile ilgili söylemler yeniden gündeme geldi. Kate ile William da tam bu olayın duyulmasından sonra Boston’a ayak bastı. Önce onları protesto etmek için bekleyen grubu polis dağıttı. Sonra da çift basketbol maçında bir grup taraftarca yuhalandı.
KÖYLÜYER ‘İSTEMİYORUZ’ DEYİNCE PROGRAM DEĞİŞTİRİLDİ
Kate ile William’ın ABD ziyaretinin ilk gününde yaşadıkları geçen yaz çıktıkları Karayipler gezisi sırasında yaşadıklarının yanında çok da büyük bir olay sayılmasa gerek. Çünkü o gezinin hemen her ayağı kelimenin tam anlamıyla gergin geçmişti. Kate ve William’ın Karayipler gezisi bu bağlamda epey büyük bir şokla başlamıştı. Çiftin Belize’de ziyaret edeceği kakao tarlasının yer aldığı Indian Creek adlı köyün halkı onları istemediklerini belirterek bir protesto gösterisi düzenledi. Bu olayın ardından William ile Kate’in programı değiştirildi ve Indian Creek yerine başka bir köyde bulunan kakao tarlasını ziyaret ettiler.
EN BÜYÜK PROTESTOLAR JAMAİKA’DA
Kate Middleton ile Prens William, Britanya Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait Voyageruçağıyla Belize’den ayrılıp turun ikinci durağı olan Jamaika’nın başkenti Kingston’daki Norman Manley Uluslararası Havalimanı’na indi. Klasik bir takım elbise giyen Prens William ile Jamaika bayrağını temsilen uzun sarı bir elbise giyen Kate Middleton kendilerini karşılayanlara gülümseyerek uçaktan indi. Jamaika Ordusu’ndan bir birliğin yanı sıra Dış İşleri ve Dış Ticaret Bakanı Kamina Johnson Smith ile eski güzellik kraliçesi ve politikacı Lisa Hanna çifti resmi bir törenle karşıladı. William ile Kate, törenin ardından Jamaika Genel Valisi Patrick Alley ile buluşmak üzere Britanya Yüksek Komiserliği binasına geçtiler. Çiftin ulaşmasından kısa bir süre önce de aynı yerde, insan hakları savunucusu Opal Adisa’nın çağrısıyla bir protesto gösterisi düzenlenmişti. Bu gösteride, Britanya monarşisi kölelik ve insan hakları ihlalleri nedeniyle tazminat ödemeye çağrıldı. Britanya monarşisinden bağımsız olmak istediklerini ifade eden protestocular, Britanya kraliyet ailesinin “atalarının kan, ter ve gözyaşlarından yarar sağladıkları için özür dilemesi gerektiğini” savundu.
SON DURAK DA ZORLU OLDU
Kate ile William, Kraliçe 2. Elizabeth’in tahta çıkışının 70’inci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen Karayipler gezisinin son durağı olan Bahamalar’da da benzer gelişmeler yaşandı. Yine ilk anda Kate Middleton’ın ülke bayrağının tonunda kıyafeti, genel şıklığı dikkat çekti. Ama ülkede herkes onları konukseverlikle karşılamadı. İngiltere’de bile bazı çevreler tarafından “ne gerek vardı” ya da “yanlış zamanlama” diye eleştirilen gezinin Bahamalar durağı da çift için epey sert başladı. Tıpkı Belize ve Jamaika’da olduğu gibi Bahamalar’da da geçmişe yönelik yapılan kölelik suçlamaları yine gündemdeydi. Diğer Karayip halkları gibi Bahamalar da bir kısım, artık Kraliçe’yi devletin başı olarak istemediklerini, tarih boyu yapılan köle ticareti için tazminat ödenmesi gerektiğini gündeme getirdi.
ÇİÇEKLERLE KARŞILADILAR AMA…:William ile Kate, Jamaika’nın ardından Nassau’daki Lynden Pindling Havalimanı’nda kendilerini taşıyan uçaktan indi. Çift gayet sıcak bir şekilde karşılandı. Hatta sekiz yaşındaki Bahamalı Aniah Moss onlara bir buket çiçek de verdi. Daha sonra da ülkenin başbakanı Philip Davis ile buluşup samimi bir görüşme gerçekleşirdiler. Ama daha onlar gelmeden önce bambaşka gelişmeler olmuştu. Ülkedeki özgürlükçü hareketin öncüsü olarak bilinen Ulusal Tazminat Komitesi bir açık mektup yayınladı ve tıpkı diğer iki ülkede olduğu gibi, Britanya’nın geçmişteki kölelik faaliyetleri nedeniyle tazminat ödemesi gerektiğini savundu. Söz konusu mektupta şu satırlar yer aldı: “Onlar… Kraliyet ailesi ve hükümetleri, ekonomilerinin, atalarımızın sırtı üzerine inşa edildiğini kabul etmeli. Sonra da bunu bize ödemek zorundalar. Biz, tüm kurbanların çocukları, bunu atalarımıza borçluyuz. Hesap sormak, şifa ve adalet talep etmek atalarımıza olan borcumuz. Dük ve Düşes, şu anda bu tür bir açıklama yapmaya zorlanamazlar. Bu sefer Kraliçe ya da hükümetleri adına konuşamıyor olabilirler. Ama, miraslarının yarattığı tahribatı da görmezden gelemezler.”
?
FOTOĞRAFLAR:SPLASH NEWS
